Daha önce özellikle 92-93-94 dönemi fanzinlerde defalarca yazılmış bir konuya el atıcağız. Tekrar bu konuya el atmak zorunda kalınmasının sebebi memlekette yeniden özellikle hardcore/punk alanında bir atağın
başlamış olması. Bu sefer çok daha açık fikirli, diğer bir çok müzik türünde ve alt kültür aktivitesinde underground işler yapabileceğini düşünen bir nesil var karşımızda. Dolayısıyla şu anda underground aktivitelerle
uğraşan ve eskiden beri bu işin içinde olanlar bu yazıyı bir ukalalık olarak algılamasın, bu yazı dergiye gelen ve "ya siz yazıyorsunuz ama split ne demek, 7" ne demek" gibi sorulardan oluşan maillere toptan bir cevap niteliğinde yazılmıştır.
D.I.Y. : Açılımı;
"Do It Yourself", yani bir nevi "Kendin Pişir Herkes Sebeplensin".... D.I.Y. mantalitesine sahip gruplar, fanzinler
ve diğer aktivite sahipleri; ürünlerini hiçbir şekilde plak firmaları, dağıtıcı firmalar ya da büyük ve ticari
mailorderlar olmaksızın kendi olanaklarıyla çoğaltan ve dinleyicilere ürünü konserlerde elden vererek, distrolar
aracılığıyla ya da mektup, fanzinler, mail ve flyerlar yoluyla ulaştırarak kendi dağıtım ağlarını kuran
insanlardır. Müzikal DIY ürünlar genellikle plak ya da kaset formatında olur fakat son 4-5 yılda CD'lerin de
kopyalanabilmesi artık normal bir iş haline geldiği için CD formatındaki ürünler de oldukça yaygın. DIY
kelimesini yanlış kullananlar için bir anektod; yayınladığınız ürünün üstüne herhangi bir kuruluşa veya
kişiye yardım amacı dışında "kar" koydunuz zaman o artık "DIY" bir aktivite olmaktan çıkmış olmaktadır,
haberiniz ola :)
Flyer : İnternetin
yaygınlaşmasıyla artık önemini yitiren ama sembolik olarak hala mektupla yapılan yazışmalarda kullanılan bir olay.
Yani, mektuplar yoluyla elden ele dolaşan ve üzerinde bir grubun, distronun ya da fanzinin adresi,
çıkardığı ürün ve ürünü nasıl elde edebileceğiniz gibi bilgileri içeren küçük çaplı bir "sanat"tır.
Şimdi bu sanatın yerini web almış gibi görünüyor :). Flyerların bir önemli tarafı da sevdiğiniz ve
desteklediğiniz grupların flyerlarını kendi yazışmalarınızda başka insanlara da yollayarak onlara
destek olabilmenizdi. Hatta yolladığınız mektuba kendinizinkiler dışında değişik ve güzel flyerlar
koymak adet haline gelmişti diyebilirim. Kendi hzaırladınız bir flyerın dönüp dolaşarak, atıyorum
Japonya'dan bir distrodan gelen bir mektubun içinden çıkması kadar dumur edici ve sevindirici bir
olay yoktur.
Trade :
İşte "underground" dediğimiz dünyadaki en güzel aktivite. Bu kelimenin tam Türkçe karşılığı "ticaret"
fakat biz burada bunu "değiş tokuş" olarak kullanacağız, zira "para" dediğimiz şey icat edilmeden önce
ticaret insanların kendi ürettikleri malları ihtiyaçlarına göre başkalarıyla değişerek hayatlarını
devam ettirmelerini ifade ediyordu. Neyse konuyu dağıtmayalım. Trade, ürünlerinizi diğer grupların ve
fanzinlerin ürünleriyle değiş tokuş etmek anlamında kullanılıyor. Mesela Agathocles yeni bir live
tape yayınlıyor ve içinde 30 şarkının Belçika'da kaydedilmiş konser kayıtları var. Sizin de bir
distronuz var diyelim ki Rottfish/ Hermit split tape'ini yayınladınız. Agathocles elemanlarına bir
mektup ya da mail atıyorsunuz, diyorsunuz ki sen bana o konser kasetini yolla ben de sana bizim live
tapei yollayayım, trade yapalım. O da size tamam o zaman yolla kaseti ben de yolluyorum diyor, böylece
ürünlerinizi hem insanlara ulaştırmış hem de yeni bir DIY ürünü dinlemiş oluyorsunuz. Elinize ulaşan
flyer ya da ziyaret ettiğiniz sitelerde eğer "trades are welcome" ya da benzeri bir cümle görürseniz,
anlayınız ki bu kişi trade yapmaya açık bir insandır. Zaten DIY aktivitelerinin temel amacı
insanlara ürünlerinizi satmak değil, trade yoluyla herkesin ürettiğinin birbiriyle paylaşmasını
sağlamak ve bu yolla uluslar arası bir alt kültür iletişimini sağlamaktır. Tabii bu noktada önemli
bir diğer kavram devreye giriyor, o da Rip Off....
Rip Off :
Bu kelime trade için söz aldığınız kişinin siz ona ürününüzü yolladığınız halde, onun size kendi
ürününü yollamaması durumunu ifade ediyor. Ripoffçu kişiler, underground yazışmalarda en çok dikkat
etmeniz gereken insanlar. Bu insanları tanımanın öyle gizli bir formülü yok ama ünlü ripoffçular
her daim sitelerde, flyerlarda ve yazışmalarda deşifre edilir ve böylece daha fazla insanı
kandırmaları engellenir. Rip Off kapsamına DIY bir firma ya da distronun anlaştığı grubu kazıklaması
ve ürünü kar payı koyarak satması da giriyor. HC ortamında daha çok bireysel takılan bazı tiplerde
bu görülmekteyken, metal ortamında bu ripoff olayı oldukça yaygın. En ünlü ripoff firmalardan ikisi
ise ABD'li Wild Rags Records ve Türkiye'den My Garden'ın albümünü yayınladıktan sonra gruba tek kopya
bile yollamayan ve albümü yayınladığını gruptan saklayan Norveç'li Artric Serenades Records. Bunun
dışında bir de "biz yurtdışında şu firmadan şu grupla split album yayınladık" diyerek memleketteki
gençleri lüleden yiyen bir death metal grubumuz var ki onlar da rip off'un kralı oluyorlar, ama isim
vererek üzmeyelim bu metalci biraderleri, nasıl olsa çoktan tarih oldular. Rip Off kelimesi özellikle
yabancı dergilerde okuyabileceğiniz albüm eleştirilerinde, bir grubu birebir taklit eden kopyacı ve
arakçı grupları da ifade etmek için de kullanılmakta. Hemen belirtelim bir grubun başlattığı ekole dahil
olmakla, onu aynen kopyalamak arasında fark var. Neyse konuyu yine dağıtmadan sıradaki gelsin...
IRC :
Yine internetin yayılmasıyla önemini göreli olarak kaybeden bir başka olay. Açılımı "International Reply Coupon" yani uluslar arası cevap kuponu. Bu bir firmadan katalog istediğinizde, sadece mektup parası karşılığında edinilebilen fanzinlerde ya da ilk kez yazışacağınız ve çok fazla mektup alan bir gruba ilk mektubu yazdığınızda sizden istenilen bir şeydir. Bu kuponu mektubun içinde yollayarak bir nevi onun size yollayacağı mektubun parasını da siz ödersiniz. Postanelerde seyrek de olsa bulunur(du hala var mıdır bilemiyorum bu olay). Bir grubun röportaja cevap vermek ya da basit bir mektup için sizden IRC istemesi bence eşşekliktir. Bunu normal bulan da vardır, bulmayan da ama eğer underground bir grupsanız bence "çok mektup geliyor başa çıkamıyorum" gibi bir bahaneniz olamaz, olmamalıdır. Gerekli gördüğünüz her mektuba cevap yazarsınız ve bu işin bir parçasıdır. İstemediğinize de yazmazsınız, zira ortada bir "fan kulüp" ya da "dinleyiciyi memnun etme" yükümlülüğü yoktur, bu iş zevk için yapılır. IRC'nin yerine bir çok firma ve fanzin mektubun içine 1 ya da 2 dolar koyup yollamanızı ister, bunu da belirtelim.
EP :
Açılımı Extended Play, bir nevi kısa albüm anlamındadır. İçinde - grubun türüne göre değişmekle birlikte 5-6 şarkı olur. Kaset ve plak formatında olur, CD formatında olana MCD ( mini CD) ya da CDEP denir.
LP :
Açılımı Long Play, yani bildiğiniz albüm. Tek farkı yalnızca plak formatındaki uzun albümlere "LP" denir. Sıklıkla "plak" kelimesinin yerine kullanılır. Underground camiada LP ve diğer plak formatlarının önemi büyüktür, zira stüdyo hileleri ile kotarılmamış bir müziğin en direkt ve sesin en doğal haliyle size ulaştığı tek format budur. Ülkemizde plak hem bağımsız olarak hem de firmalar aracılığıyla oldukça zor ve pahalı bir iş olmasına rağmen kıçımızın dibindeki Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkelerinde bu iş özellikle tüm türevleri ile punk ve doom/death scene'lerinde oldukça yaygın ve ucuz bir aktivitedir.
7" :
Bunların içinde eminim en çok duyduğunuz 7". 7" bildiğiniz ve belki de evinizdeki eski pikapın etrafında tozlu bir şekilde duran Müzeyyan Senar 45'liğinin ta kendisidir. Bildiğiniz büyük kocaman plağın daha küçük boyda olanıdır, underground camiada ise oldukça önemli bir ürün formatıdır. Bildiğiniz EP'nin plak formatında olanına verilen isimdir, böyle minik ufak tefek, CD'den biraz daha büyük bir plakçıktır kendileri. Memleketin hc/punk tarihine biraz göz gezdirenler Turmoil / Accoustic Grinder , Radical Noise / Necrosis , Rashit / Ask It Why split 7"'lerini hatırlayacaklardır. Hem split hem de tek olanı gayet makbuldür, farzdır :).
Split :
Şimdi yukarıdaki yazıda "split" kelimesini okudunuz, bu ne lan dediniz. Split, iki ya da daha fazla grubun tek bir ürün formatında ortak olarak şarkılarını yayınlamasıdır. Aslında en makbulü 2 grubun yaptığı split çalışma olmakla birlikte, 3 way ve 4 way split olarak adlandırılan 3 ve 4 grubun ortaklaşa yaptığı çalışmalarda oldukça yaygındır. İşin içine 10 grup girdiğinde ona artık "compilation" diyoruz, onun da tanımı aşağıda. Neyse, split her formatta karşımıza çıkar ama esas makbul olanı split 7"lerdir. Zira özellikle hardcore/punk camiasında oldukça yaygın olan bu split 7" aktivitesinin bir çok faydası vardır. Dinleyici aynı eserde iki grubu birden tanır; LP ve CD'ye göre çok daha ucuz olması sebebiyle yeni DIY firmalar ve distrolar için güzel bir kendini tanıtma yoludur; yeni bir grubun, underground ortamlarda tanınan bir grupla split yaparak adını duyurması ( mesela Agathocles elemanları sevdikleri grupların adını duyurmak için bunu sık sık yapmaktadırlar ) güzel bir aktivitedir. Yani split'in
faydaları saymakla bitmez, tadından yenmez. Memleketi ilgilendiren geçmişteki en önemli splitler 7" maddesinde okuduklarınıza ek olarak Rashit - Active Minds ( eski sayılarımızı okuyanlar bu grubu bilirler) split tape, Radical Noise - Ask It Why split tape'dir. Günümüzde de Rottfish - Cemiyette Pişiyorum, Rott Fish - Hermit (AMA Distro), Less - Crash (Resist Distro) gibi bir çok split ürün yayınlanmakta, ve fakat plak olayına girilememesi nedeniyle genelde kaset formatı kullanılmaktadır. Peki split CD olmaz mı, olur. Bence kaset ve plakta olduğu gibi A yüzü B yüzü olayı olmadığı için çok komik görünmektedir bu split CD'ler ama içinde güzel gruplar olduğu zaman tadundan yenmez. İşte size iki güzel ve güncel split CD örneği; Suicide / Cidesphere split CD'si (Zoo Müzik) ile Agoraphobic Nosebleed / Converge (Relapse Records) spliti.
Flexi :
Bu da başka bir plak formatı, fakat diğerlerinden farkı eğilip bükülebilir olması. Dağıtımı kolay bir plak türü olmasına rağmen fazla yaygın değil. Aslında düşündüğüm bir şey memleketim gruplarının flexi yaptırıp buraya da gayet kolayca bu flexileri sokabileceği, nasılsa gümrükten geçerken anlaşılmıycak, incecik bişi.... Ne diyorm ben ya geçiniz...
Compilation :
Türkçesi "karışık albüm". İşte underground ortamlarda fanzinler ve 7"lerden sonra grupları en iyi test edebileceğiniz ürün biçimi. Bir bölgeden ya da ülkeden çıkmış ilgilendiğiniz tarzda bütün grupları dinleyebileceğiniz ürünlerdir compilationlar. Yani anlayacağınız gibi "bölgesel" olanları bence daha makbuldür ve anlamlıdır. Her formatta olabilir, kaset, plak, CD fark etmez. Özellikle Asya ülkelerinde, Doğu Avrupa'da, Balkanlar'da ve son zamanlarda ülkemizde yayınlanan compilationlar yeni ve güzel grupları keşfetmek için birebir. Bunun dışında bir de özellikle genelde politik sebepler ya da bir kuruluşa yardım toplamak için yayınlanan "benefit compilation" dediğimiz bir olay var ki, Batı'da özellikle işe küçükten başlayıp sonra işin kaymağını yemeye başlayan Victory Records, Epitaph Records gibi firmaların bolca suistimal ettiği bir albüm tipidir. Bu tür albümlerin DIY olanları makbuldür, ilginçtir, içinde değişik ve güzel fikirler, gruplar barındırır. Son zamanlarda ülkemizde de Extreme Response Distro, Crackpot Distro gibi distroların çıkarttığı compilationlar dikkate değer nitelikte. Memleketin ilk hc/punk compilationı ise TMY distro tarafından yayınlanan ve dünyada da çok iyi dağıtılmış olan Turkish Hardcore Compilation Vol1'dır.
|